Hayatta herkesin bir zor durumu olmuştur. Zaten zor durumlar aşılmak için var. Fakat değinmek istediğim konu bu zor durumlardan tamamen farklı olan bir konu. Hayat döngüsünün üçüncü kısmına düşen "Ruhun Karanlık Gecesi" denilen karmik hesaplaşma durumu.
Benim karmik hesaplaşmam belki de bu hayatta bir çakramı tamamen aktif etmemi ve bu hayattaki bir seviyeyi aşmaya çalışacağım "ölüm suçluluğu" idi. Bu her ruh için farklı durumları yaşanabilir kılsa da maalesef aynı zorluklardan geçmemizi sağlıyor.
Hiç nefes alamadığınız oldu mu?
Herkes yastığı ile konuşur ama sadece bir an unutulmaz. Nefes alamadığını hissettiğin o geceler, uzun zaman sıkıldığın, hiçbir şey yapmak istemediğin o anlar, hayatının kontrolünün elinden kayıp gittiğini düşündüğün zamanı hatırla.
Kimisi bunu yaşadığını düşünür. Kimisi gerçekten yaşamıştır. Meditasyona yönelmek, alternatif bir yol çizmek, farklı bir plan yapmak durumlarına gelinir ve artık eski "sen" yoksundur.
Panik atak krizleri burada başlayabilir. Bu hesaplaşma genelde bu dünyaya geliş amaçlarınızdan birini karşılamaktadır.
Travmatik bir olay yaşamışsındır ve genel olarak duygusal anlamda çöküntü hissedersin. Şiddetli bir depresyonun içerisindesindir.
İntihara meyilli bir hal içerisinde bulunabilirsin. Birilerinden beklediğin yardım gelmemiştir ve kendine yardım etmek zorunda kalırsın ama öncesinde saklanırsın. Her şeyden, herkesten. İşler kötüleşmiştir.
Bu duygular genel olarak yaşandığı dönem içerisinde inanılmaz acılar biriktirir. Öğrenir, güçlenir, devam etmeye çalışırsın. Kimsenin sana yardım etmemesi önemli çünkü sorumluluk almaya, bir şeyler öğrenmeye, borçlarını ödemek için gönüllü olmaya başlarsın. Sınavı geçeceksindir.
Ben bu duyguları yaşadığım zaman 2 yıl sürdü. Koskoca 2 yıl boyunca evden çıkamadığım zamanlar, kalp krizi geçirdiğim anlar, içime kapanıp saklanarak sürdürdüğüm bir hayat... İnanılmaz.
Herkese her şeyini anlatan bir adamın, kimseye bir şey anlatamadığı 2 yıl. Konuşacak kimsem yokmuş gibiydim. İnsanlar etrafımda konuşuyor, anlatıyor, susuyor, gidiyor ve tekrar geliyorlardı. Hep aynı şeylerdi. Bazen sessizce etrafa bakıp dinliyordum. Ne oluyor ya?
Sonra çarpıntım başlıyordu.
Bir gün kafede otururken arkadaşıma lütfen kalkalım demiştim. Oturamıyordum insanların içerisinde. O derece... Geceleri ağlamak için uyandığım zamanları hatırlıyorum. Vov. Ağustos ayında soğuktan titrerken üzerime yorganlar attığımı hatırlıyorum. Vov.
Ama geçti.
2 yılın sonunda bu durumlar uçup gitti. Bir sabah uyandım ve tüm dünya farklıydı. Farkındalığım artmıştı, kalp çarpıntımı kenara bırakmıştım. 2 yıl boyunca uyuyordum ve sanki canlı bir rüyadan uyanmış gibiydim. Tüm dünya artık normaldi.
Sonra ne mi oldu?
Beklemeyi, susmayı, konuşmayı ve dinlemeyi öğrendim. Belki çok erken ama tüm bu yaşadıklarım tek bir kişiyle beraber yapılmış ufak bir yanlıştan ibaretti. O zamanlar acıtıyordu ama şu an mutluluk verici yanlışlarımdan.
Zamanla iyileşmeyi öğrendim. İyileşmek... Ve kendi yolculuğuma başladım.
Ruhun karanlık gecesi, depresyon gibidir. Rastgele düşünceler ve olaylardan rahatsız olmak ile sınırlı değildir. Derin boşluk izleri, yalnızlık. Ondan sonrası ise boşluk hali ve bekleyiştir.
Ruh ikiziniz (sempatik ruh) ile tanışacağınız güne kadar.
İkiz alevler ortak bir ruh çakrasını paylaşmaktadır. Yin yang gibi. Beraber dengeli olurlar. Birlikte bir mutluluk paylaşırlar ve kalıcıdır. İşte o boşluk hissi ve tamamlanma o zaman var olur.
Depresyon beyindeki kimyasal bir dengesizlik olabilir ama ruhun karanlık gecesi için böyle söyleyemeyiz. Bu durum "manevi bir dengesizlik" halidir. Beklenmedik şekilde yüzünüze çarpar.
Bir yerde büyük bir sınav varsa emin olun güneş doğmak ve hediyeleri saçmak için bekliyordur.
İkiz alev olmak rahatlatıcı bir durum değildir, yolculuk değildir. Daha çok zorlayıcı olur. Size bu karanlık geceyi yaşatan ruh elbet bir gün geri gelecektir.
Unutmayın; insanı var eden tercihleridir. Seçimler size ait, yaşam seçimlerinizden ibarettir.