Birçok bilim-kurgu filmlerinde rastlamışızdır bu kelimelere. Son olarak ünlü oyuncu Erdal Beşikçioğlu’nun başrolünü üstlendiği “46 Yok Olan” dizisiyle sıkça gündeme gelmeye başlandı. Dizide Murat Günay isimli genetik mühendisi profesör, komada olan kız kardeşini uyandırmak için yeni bir ilaç arayışındadır. İlaç çalışmalarını ruh molekülü yani DMT üzerinden yapmakta ve dizinin ana konusunu DMT molekülü oluşturmaktadır…
Dmt dediğimiz molekül, beynin epifiz bezinden (Pineal gland) salgılanan bir bileşen olup doğadaki bütün organizmada az yada çok bulunur. Psikoaktif bir maddedir. Epifiz bezi insanlarda anatomik olarak sağ ve sol lobun birleştiği yerde yani tam ortada yer alır.
Merkezde bulunun epifiz bezinin büyüklüğü ortalama bir mercimek tanesi kadardır. Birçok spiritualist kuruluş bu bölgeye ”Üçüncü göz” ismini de verir.
Peki Epifiz bezi’nin başlıca görevi nedir?
Uyku düzenini ve vücut ritmini dengeleyen MELATONİN hormonunu ve DMT (dimethyltryptamine) hormonunu salgılar. Zaten bilirsiniz melatonin hormonu, mutluluk hormonu olarak da bilinir.
Epifiz bezi yalnızca insanlarda mı bulunur?
Hayvanlarda da bulunur. Ancak hayvanlarda insanların tam tersine melatonin hormonu az, DMT hormonu fazla salgılanır. Bu yüzden hayvanlar, insanlara göre çok daha psişik özellikleri yüksek varlıklardır. (Örnek olarak, kedi ve köpeklerin cinleri görme yeteneğinin olduğu söylentisinin kökünde bu vardır)
Bununla birlikte bitkilerde epifiz olmamasına rağmen hepsinde az ya da çok DMT molekülü bulunur.
DMT molekülü hangi durumlarda salgılanır?
Bu molekülün salgılanması bizim kontrolümüzde değildir. İnsanda en fazla doğarken ve ölürken salgılanır. Ancak uyku halinde de salgılanmasının arttığı bilimsel verilerle açıklanmıştır.
DMT molekülünü dış yollardan almak mümkün mü?
Doğada bazı bitkilerde bulunan bu molekül saf halinde içerisinde toksik maddeler barındırdığı için oldukça risklidir. Yani söz konusu bitkilerin belirli işlemlere tabi tutulup arındırılması gerekir.
(Eski şamanların ayinlerde kullandıkları içecekler bu bitkilerden elde edilir ve şamanlar belli bir trans haline girerlerdi).
Bu bitkilerden rastgele kullanılması veya dozunun aşılması halinde önüne geçilemeyecek kötü sonuçlar doğurabilir. Bu bitkiler şunlardır :
En Önemli DMT kaynağı, AYAHUASCA
Ayahuasca, “banisteriopsis caapi” bitkisinin dal ve yapraklarının kaynatılmasıyla elde edilen çok güçlü halüsinojen içecek. İçerdiği dimetiltriptamin (dmt) nedeniyle çoğu ülkede tıbbî zorunluluklar dışında kullanımı yasadışıdır. Çayın özellikleri;
Peru ve Brezilya’da yetişen ayahuasca, şamanlar tarafından toplanıp çay gibi kaynatılıyor ve ardından da bazı başka bitkilerle karıştırılıyor. Asıl marifet ise bitkinin içinde bulunan dmt molekülünde… Dmt, vücuda ayahuasca içerek alındığında mistik zevk ve ruhani tecrübelere neden olup zihin açıcı, algı değiştirici, diğer alemlerle iletişim kurucu tesirlere yol açıyor.
Bu maddenin ‘yuvası’ olan epifiz bezi kimileri tarafından kalp gözü, gönül gözü veya üçüncü göz olarak adlandırılıyor. Bu çay, Peru amazonları’ndaki conibo kızılderileri başta olmak üzere, Güney Amerika’nın farklı bölgelerindeki şamanist kabilelerce yüzyıllardır hastaların tedavisinde kutsal bir iksir olarak kullanılıyor.
DMT, beyin dolaylarındaki pineal bez tarafından uyku sırasında salgılanan bir çeşit halüsinojendir. Salgılanması rüyaların görüldüğü evreye denk gelir. Halk arasında “üçüncü göz” diye tabir edilen yerin denk geldiği yer aslında DMT’nin salgılandığı pineal bezin tam üstüdür. Bir insanda en çok doğum ve ölüm anında salgılanır ve insan bilinci üzerinde çok etkilidir.
Bilim dünyasının yıllardır gözlemlediği ve tartıştığı konulardan biri şudur : ”Acaba fizik ötesi bir alem var mı ? Normal şekilde algılayamadığımız bir alem var mı ?” işte bu noktada devreye parapsikoloji giriyor. Sizce / fizik ötesi alem var mı?