WhatsApp
rajibraj 23 Mart 2025, 01:21

MÜZİK HAYATIMIZI NASIL ETKİLER ?

  • 31Görüntüleme

Her insan kendisi için en iyi seçimleri yapar. Doğru bildiklerini esirgemeden kullanırken, ona öğretilenleri de genel olarak doğru bilir. Aile yaşantısı ile başlayanlar kültür, arkadaşlar, aşk ilişkileriyle daha da büyür.

Kendisini arayanların bulduğu yer burasıdır. Bebekler ve çocuklar kopyalayarak büyürler. Kimi için doğduğu yer kaderi, kimi için doğduğu yerden gelişip çıkmak kaderidir. 

İnsanın seçimleri ve seçimlerinin getirisi olan yaşayacağı deneyimler sonsuzdur.

Bu sonsuz deneyimlerin eşiğinde hayatımızı en çok etkileyen şey müziktir. Müzik, aile ile bağımız. Anne ve baba ile ortaklığımızı bile simgeler. Babanızı sevmiyorsanız ve arabesk müzik dinleyen birisi olduğunu düşünürsek: arabesk müziği sevmeyebilirsiniz.

 

Her insan çekim yasasını düşündüğünü getirmek sanıyor. Sadece bu değil. Çekim yasası aynı zamanda eylem ve titreşimi de kapsar. Ortada bir titreşim oluşmadıysa ve eyleminiz yoksa istediğiniz şeyi elde etmek çok mümkün değildir.

Bu yüzden çoğumuz evimizde oturuyor ve saatlerce meditasyon yapıyoruz. Bu doğru mu? Bence değil. Her insan çabalamalıdır.

 

Babanızın dinlediği müziği sevmeniz ya da sevmemeniz konusunda ilerleyelim. Her insan kodlamalar oluşturur.

 

Kodlamalar babanızın dinlediği bir şarkı, yaşantısı veya hayatta sevdikleri üzerine kurulmaktadır. Annede de bu bariz belirgindir. Anneniz gibi konuşabilir, babanız gibi araba kullanabilirsiniz. Cinsiyet rolleri değil aksine aile içerisindeki pozisyona göre bir kodlama oluşur.

Ailenizin hayatınıza etkisi bu yüzden büyüktür. Böylece çoğu zevkiniz beyninize yerleşir. İş tutuşunuz, sorumluluk bilinciniz, şikayetleriniz ve istediğiniz hayat ailenize göre bir temele oturur.

 

Bugün çoğu anne veya baba yetiştirdiği evlatlarına kendi yaşamak istedikleri hayatı dayatarak tatmin duygusuna erişiyor. Bu yüzden 30 yaşını doldurmuş kişilerde sorgulama rolü çok üst düzey. İşini sevmeyen, yaptıklarından pişman olan çok fazla kişi var.

Burada sadece ailenizin istediği hayatı almakla kalmıyorsunuz. Onlara borçlu hissediyorsunuz. Sizi büyütenlerin yaptığı baskı ve yetiştirdiği için sizi borçlu hissettirmesi de bir kodlama olarak kalıyor. Böylece belli bir yaşa geldiğiniz zaman istediğinizi yapmak çok zor oluyor.

Sıkışmış, tarifi olmayan, ait hissedilmeyen bir noktaya geliyorsunuz. Bu normal mi? Böyle mi olmalıyım? Hep böyle mi devam edecek? 

 

Verimli hissetmiyor, halsiz hissediyor, kaçmak istiyorsunuz. Çoğu korku ailenizden gelmektedir. Bir çocuk doğduğu zaman korku nedir bilmiyor.

Ailenin koruyucu tavrı çocuğun neyden korkacağını belirlemektedir. Bugün korktuğunuz çoğu şeyin aslında ailenizin korktuğu şeyler olması da çekim yasası mıdır? Evet. 

Bir süre sonra büyüyen çocuk aileden ayrıldığı zaman sorumluluk almaktan korkmaya başlıyor.

 

 

Bu da büyümesini engelliyor. Böylece kodlamalar çalışmaya başladığı zaman anne ve babadan öğrendiği derbederliği ortaya çıkartıyor. Burada hayatımızı en çok etkileyen şeylerden bir tanesi "müzik". Neden mi?

Anneniz ve babanız kavga ettiği, ayrıldığı ya da kötü bir zaman geçirdiği anda yaptıklarını kopyalıyoruz. Bu kopyalamaların çoğu müzik ile ilişkili.

 

Çoğu insan arabesk seviyor. Arabesk müziklerin çoğunluğunda düşük frekanslı davranışların betimlemesi var. Örneğin;

"İlk fırsatta sana gelmek istedim"

"Gelip kollarında ölmek istedim"

 

Neden sevdiğimize vardığımız zaman ölmek isteriz? Neden onsuz olduğumuz zaman başaramadığımızı düşünürüz. Müzik etkileşimi en büyük ve en öz titreşimlerden bir tanesidir.

 

Bugün çoğu kişi suyunu kodluyor, olumlama yapıyor ve hayatında bazı şeyleri düzeltmek için titreşimini değiştirmeye çalışıyor.

 

Bütün gün kulağınızın içerisine "hastalanacaksın" kelimesini söyleseydik hastalanır mıydınız? Muhtemelen evet. O zaman bu kelime size zarar verebilirdi.

Dinlediğiniz müzikler size zarar verebilir mi? Çoğunlukla evet. Düşük frekans kalıcı etkiler sağlamaz ama ani darbeler içerir. Böylece arabesk müzik dinleyen bir kişi ani yaptığı davranışlarla kendisine anlık zararlar verebilir.

Babanızın dinlediği, annenizin şikayet ettiği çoğu şeyi barındırıyoruz. Bu sadece iki örnekten ibaret değil. Söylemler, davranışlar, ilişki kurma çeşitleri bile aynı olabilir. Bunları tetikleyenler ise tetikleyicilerdir. Peki nedir bu tetikleyiciler?

 

Travmaların hatırlatıcılarıdır. Beyin bu tetiklenmeyi gördüğü zaman kaç, don, savaş arasında bir seçim yapacaktır. Bu seçim rolünüzü oluşturur.

 

Bu yüzden aileden kalma kodlamaları çoğu zaman müzik ortaya çıkartabilir. Böylece beyin kaçmayı ya da savaşmayı seçebilir.

Bu da babanız ya da anneniz gibi hareket etmenizi sağlayacaktır. Bu ne demektir? Aile içi şiddet görmüş birisiyle beraberseniz ve sizi üzdüğü zaman babasının dinlediği bir müziği açarsanız sizden korkabilir.

 

Müzik, yaşam kalitenizi ve hayattan aldığınız zevki bile belirler düzeye geldi. Dinlediğiniz şeyler sizi yukarıya ya da aşağıya doğru ivmelendirebiliyor. Tüm bunları anlatırken en basit şekilde vermeye çalışıyorum. Çekim yasasını kullanırken çoğu zaman titreşimimizi odaklıyoruz.

Bir şeyi sahipleniyor ve artık ben buyum diyoruz. İnsanın kendini kısıtladığı nokta buradadır. 

 

Sen bu değilsin. Sen bundan daha iyisin. Yapabileceklerinin sınırı yok ama güçsüz hissediyorsun. Dinlediğiniz müziklere bu yüzden dikkat etmenizi dilerim.

Kulağınıza sabahtan akşama kadar giren birkaç kelime sizin için önemsiz olabilir ama beyniniz için önemlidir. Sizi tetikleyecek bir cümle, bir nota veya bir şarkıcı sesi ortaya beklenmedik tepkiler çıkartabilir.

üm bunları dönüştürmeniz ve sevgiyle dolu bir hayata kucak açmanızı dilerim.

Ve unutmayın...

Düşünür, çabalar ve yeterince isterseniz sizin olacaktır.

Sizleri çok seviyorum.

Hoşça kalın.

Not. Bu yazı içerisinde sadece anne ve baba baz alınmıştır. Sosyolojik çevre de önemlidir.