Dünyamızda yaşayan çoğu insan endişeli, bitkin, yorgun hissediyor. Bu yüzden uyanmakta zorluk çekmeleri normal. Yorgun ve endişeli olmanın yanında intiharlar ve ani ölümler çok fazla.
Çılgınlık düzeyine gelmiş davranışlar ve ani bir tetiklenme ile davranış patlamaları yaşayan çok sayıda insan var.
Depresyon durumunun ortaya çıkma durumu insanın başarısızlık düşünceleri ve bunları bir çatı altına toplayınca sınırlayıcı inançlarımız oluyor.
Tüm bunların yanında içinde bulunduğumuz durumu değiştirmek için attığımız adımların bizi sinsice tuzağa düşürmesi geliyor. Çaresizlik teması, tekrarlayan düşünce durumları ve tüm değişkenlikler tarafından bir durumun içerisinde kalma eğilimimiz bizi kabuğumuza çekiyor.
Tabii bazı ilaçlar ve fiziksel yorgunluğumuz bu sebebi yaratabilir.
Umutsuzluk bedenimize düşük frekansı yansıtır. Bu düşük frekans umutsuzluk ile birlikte kimyasal ve hormonal değişimler yaratabilir.
Depresyon auranızda grimsi bir bulut şeklini verir ve şiddetlendikçe kömür gibi grimsi bir enerjiye çevirir. Depresyon 3 tarzda ele alınabilir. İlki kişisel depresyondur. Bakım, diyet, egzersiz gibi durumlar insanı biraz olsun bu durumdan çıkarabilir.
Durumsal depresyonun ise ilişkisel sebepleri vardır. Arkadaş, aile vb durumlarda ortaya çıkabilir. Sosyolojik depresyon ise iş ilişkileriyle ilgili olabilir. Genel olarak çoğu insan durumsal depresyonun içerisindedir. Önceden yeteneklerimiz ve yaptıklarımız ile gurur duyardık.
Şimdi hep daha fazlasını istemek ve elde ettiğimizi kutlamak yerine yeni hedeflere yönelmek modamız oldu.
* Geçmişten dolayı duyulan her pişmanlıkta olduğu gibi gelecek için endişelendiğimiz her zaman ve isteyip çabalamadığımız her şey için etrafa bir titreşim yayıyoruz.Tüm bu illüzyonun içerisinde ne olduğunu, olacağını ve ne yaptığımızı düşünmek yerine bir araya dizilen olay anlarını değiştirebileceğimiz tek yer "şimdi".
* Şu an bulunduğumuz "şimdi" zamanında parlamak en doğru seçeneğimiz.Neden burada olduğumuz ve almamız gereken ile vermemiz gerekeni keşfetmek.
Açık kültür diyebileceğimiz bu devrin en büyük stres kaynağı akıllı telefonlardır. İnsanlık iş ve yaşam dengesini kurabilmek zorundadır.
Haftanın 1 veya 2 günü tatil yapmamız, yıllık tatile çıkmamız gibi durumların nedeni kendimizi yeniden şarj edebilmektir. Hafta sonları bile bu duruma izin vermeyen mailleri, gündemi, yapılanları her dakika haber alabileceğimiz uzaklıkta tutan akıllı telefonlar iyi bir hizmetçi olmasının yanında aynı zamanda stres kaynağı olduğunu da kanıtlıyorlar.
Bize asla izin vermeyen telefon ve internete bağımlı hale geldik mi? Kalbimiz bizi tıpkı telefon gibi insan arası internet ağına bağlayan antendir.
Yaydığı görünmez bir enerji vardır. Bu tüm dünyayı birbirine bağlar. Bir araba gibi gps nasıl konumu tarif ediyorsa, bizim bir araba olduğumuzu düşünürsek kalbimiz yolu tarif edecektir.
Ruh bize sonsuz bir enerji sağlar ve bağlantı halindedir.
Sonsuz enerji ruhu her şeye bağlamaya yeter. Bu dünyadaki duygularınız bu dünyadaki formunuz ile birlikte hareket etse bile aslında ruhunuzun enerjisine ihtiyacı vardır. Duygular genel olarak sadece bu dünyada varlığınız olduğunu ve bu bitince öleceğinizi düşündürmek için vardır.
Herkes bir dönem "kopuk" hissetmiştir. Bunun kaynağı çoğu zaman "sevgisizlik" olarak ortaya çıkar. "Sevgisizlik" bence tüm hastalıkların sorunudur. Kendine sevgi beslemeyen insanlar genel olarak zorlanırlar. Bu kopukluk genel olarak kaynak ile bağlantı eksikliğinden oluşabilir.
Sevgisizlik düşük frekansa aittir ve bu nedenle enerjik şablonumuza zarar verebilir. Yorgunluk, tembellik ve amaçsızlık yaratabildiği gibi hastalığa sebep olabilir.
Üzüntü, hayal kırıklığı, öfke içinde kalmak kişi seçimidir fakat bu seçimin ardından yine bir seçim yapmak yine kişinin seçimidir.
Kendinizi yargılamayıp gözlemleyin. Yaşanılan, yaşatılan durumların size nasıl hizmet ettiğine bakın ve sonra isterseniz farklı bir yön seçin.
Ruh için doğruyu yapman ya da yapmaman önemli değil. Hepsi deneyim. Sevilmek için her zaman başarılı olmana gerek yok.Seni her koşul ve şartta seven birileri olacak. Önemli olan başarılı olduğun için seni sevenler değil, başarısız olsan bile sana destek olanlar.
Direnç içerisinde olmak kontrol etmeye çalışmak, reddetmek gibi durumların çoğunluğu zihinle alakalıdır. Direnç akışı durduracaktır.
Sıkışmış hissetmeniz belki de bu yüzdendir. Kendinize izin verin ve kalbinizle düşünün.
Meditasyon fiziksel ve duygusal olarak sizlere yarar sağlayabilir.
Stresi azaltır, iyi uyumanızı sağlar, kan basıncınızı düşürür ve depresyon riskini azaltarak, anksiyete,korku durumları ile savaşır. Meditasyon düzenli yapılırsa genlerin aktivitesini sağlar. İyi genler açılır, kötü genler kapanabilir.
Maneviyat ile uğraşan kişilerin majör depresyonda azalma yaşarlar.
Beyniniz değişir, kan kimyanız farklılaşır, stres düşer, kaslar gevşer,kalp atışları yavaşlar, tansiyon düşer ve esen kalırsınız.
Her gün 20 dakikalık bir çalışma zihinsel tutarlılık sağlayacak ve çoğu sorunu düzeltecektir.