Türümüz zamanın herhangi bir devrinde ya da herhangi bir zamanında hep köleleşmekten korkmuştur. İçinde bulunduğumuz durum bize her zaman daha kötüsü olabileceğini hatırlatmıştır.
Bizler hep gerçeğin peşinden gitmek isterken başkalarının gerçekmiş gibi verdikleri doğrulara yelken açtık. Gerçeği görmek için her zaman ileriye ya da geriye baktık. Doğruyu fark edebilmek için hep zamana bıraktık. Görmek istediklerimizden çekindik, istemediklerimizden korktuk.
Köle bir savaşta esir düşen ya da bir şekilde esir düşmüş kişinin para ile alınıp satılmasıdır. Esir düşmüş kişinin para ile alınıp satılmasıdır. Para ile alınıp satılmaktır. Alınıp satılmaktır. Yaşamanı devam ettirebilmek için bir kişiye muhtaç olmaktır.
Kölenin yapacakları bellidir. Temizler,çalışır,siler,toplar. Köleler genelde ayak işlerine bakar ve geçimini sürdürebilmesi için efendisi tarafından ona verilen yemeğe, suya ve yatacak yere şükür eder.Antik Roma'da köle hakları yoktu. İslamiyet ise kölelere bazı haklar tanımıştı.
Örneğin; kim kölesini döver ise bir müslüman köle azat etmeliydi. Örneğin; kölesinden çocuğu olan efendi öldükten sonra köle çocuğuyla birlikte azat olurdu. Tarihe baktığımız zaman bazı küçük noktalar vardı. Köleler bu durumu kabullenir ve ses çıkarmazlardı.
Durumu kabullenmek için dayaktan geçirilir, zorlanır, işkence edilir hatta kabullenmeyenler ibret olsun diye bazıları asılarak korkutulurdu. Homeros mesela köle anlamına gelmektedir. Belki de o zamanın düşüncesiyle bir hizmet şekli "kölelik" adı altındaydı.
Geri gitmek istemiyorum ama insanlık köleleşiyor mu?
Her insan kendisinin efendisidir. Yine de bu soruyu sormak için geç kaldık. Neden geç kaldığımızı bilmiyorum ama tahminlerim var. Mesela şimdi sırtımıza "çip" takılmasından korkuyoruz ama cebimizdeki telefonda konumumuz açık.
Mesela appstore'da bir yüz değiştirme programı indiriyoruz ama programın bütün bilgilerimize erişim izni var. Kanımızın ne olduğunu bile biliyorlar. Tüm bilgilerimiz tanımadığımız yabancı şirketlerde. Yolda giderken haritayı açıyorsun trafikteki insan sayısını söylüyor.
Trafik olan yolu gösteriyor. Bugün kaç adım yürüdün, hangi içeceği içtin, hangi uygulama üzerinde ne aradın hepsi biliniyor. Örneğin arama motoruna çanta yazdığın anda her yerden sana çanta öneriliyor. Bütün konuşmaların, yazdıkların, yaptıkların…
Her şeyin biliniyor ve buna ufacık bir yüz değiştirme programı yüklerken kendin izin verdin. Koca bir matrisin içerisinde bir sayıdan ibaretsin.
10 bin beğeni aldın. Bir daha bu siteye gir, yaz, beğeni al. Sana para veririz. Yiyecek, içecek, yatacak yer veririz.Sonra sen burada yazmaya devam edersin ve buraya daha fazla senin gibi olmak isteyen ve nedenini sorgulamayan insanlar yığarız. Bize hizmet et.
İnsanlık köleleşiyor mu?
Elimizde olan her şeyi bir "çip" içerisinde yükleyecekler.Zaten elimizde olan her şey bir "çip" içerisinde yüklü değil mi? Bu "çip" biraz daha küçülünce mi sorun olacak? Paranızın miktarı banka hesabınızda belli. Kaçta kalktığınız belki de alarm kısmına erişim izni verdiğiniz programdan ötürü biliniyor.
Konum bilginize erişim verdiğiniz program sizin nereye gittiğinizi biliyor. Ne aradığınız, ne almak istediğiniz, ne arzuladığınız, kiminle yemekte olduğunuz biliniyor. X kişisi falanca ile şurada yemekte... Fal uygulamasına giriyorsunuz ve size iki gün önce yaşadığınız şeyi söylüyor.
İnanılmaz. "Konuşmalarınızı görmeye izni var mı acaba?" bilmiyorsunuz. Her şeyinizi kayıt eden bir sistemin içerisinde, kölelikten korkuyoruz. Ne alacağımızı bile düşündüğümüz anda reklamlarla bize kendi istediğini aldıran bir sistemden bahsediyoruz.
Ne giyeceğimizi seçiyor, ne yapacağımızı, neyin bizim için iyi olduğuna karar veriyor. İnsanlık köleleşiyor mu? Yok be... Hazırı seviyoruz. Bize geleni seviyoruz. Uğraşmamayı, didinmemeyi, birisinin bize hizmet etmesini ve ayağımıza kadar her şeyi getirmesini seviyoruz.
Bu yüzden köleleşmekten önce sorgulamamız gereken çok şey var. Kendi hayatımızın efendisi miyiz yoksa kölesi mi?
Bilmiyorum.
Antik Roma dönemine ne kadar uzak olsam bile empati yapmak istiyorum. Bir köle olsaydım sahibeme hayranlık duyar ve onun gibi olmayı arzulardım.
Onun gibi giyinmeyi, onun burnu gibi güzel bir burnum olmasını, onun vücudu gibi bir vücudum olmasını, onun gibi bir evim olmasını isterdim. Belki burnumu yaptıramazdım. Belki çok çalışsam bile onun gibi giyinemezdim.
Belki diyetle, belki estetikle, sporla vücudumu onun gibi yapamazdım, belki de o evi alamazdım ama isterdim. Ne yapayım Antik Roma'da köle olsam isterdim ve en fazla efendimin izin verdiği kadarıyla yetinirdim.
Çok şükür Antik Roma'da değilim.Şimdi bu yazıya birkaç kişi şey diyebilir "- sen de buradasın, o zaman yap bu dediklerini." Ben bu hikayedeki Homeros'um. Tüm insanlığın kölesi.