WhatsApp
rajibraj 01 Mart 2025, 22:19

HOLOGRAMDA MI YAŞIYORUZ ?

  • 12Görüntüleme

Holografi, lazer ışınlarına dayanılarak gerçekleştirilen üç boyutlu görüntü işlemine verilen isimdir. Uzayda bir cismin varlığına ait bilgi bize genellikle ses veya ışık dalgaları halinde gelir.

Hologram üç boyutludur. Aşağıdaki filmi ve görüntüyü hatırlarsınız. Hologram tam bir görüntüdür. Karşıdan bakıldığı zaman varlığı kesindir ama sağlam değildir. Etrafında yürüyebilir, elinizi içine sokabilirsiniz.

Bu sıralar izlediğimiz bütün filmler veya diziler tamamen sanal ortam ile oluşturuluyor. Kapalı bir odanın içerisinde tüm oyucular var olmayan nesnelere dokunuyor, savaşıyor ve onlarla ilerliyorlar.

Örneğin; 

 

Bu oda bir sistem tarafından ortaya çıktı.

 

Madde dönüştürme alt sistemi olan çoğaltıcılar sayesinde fiziksel sahne oluşturuluyor. Bu nesneler bu sayede dokunulabilir ve canlanabilir oluyorlar. "holomatter" araştırabilirsiniz.

Holografik görüntüler için alt sistem diye geçen simülasyon ortamlarının 3B görüntülerini oluşturan "şekillendirilen ışınların katı görünen ön plan nesnelerine fiziksellik" katıyor.

Yüzeyde bulunan kuvvet alanı diye geçen kısım ise oyuncular bu ortamda gezinirken onların sabit kalmasını sağlayan koşu bandı hissi yaratıyor.

 

Bu oda (holodeck) bir 3B görüntü veya hologramdan farklı. Teknoloji kullanılarak inşa edilmiş gerçekliğe sahip.

Peki tüm bunları düşünerek holografik bir uzay olduğunu düşünebilir miyiz?

 

Holografi 3 boyutlu anlamına geliyor. Bu yüzden bu durumu açıklamaya yetmeyecektir. Bu düşün tanımlama biçimi yerine,

 

  1. Uzay sadece bir konumdur. Bu konumu kaplayan şey, ona varlık durumu, kullanışlılık ve çevre oluşturma durumu katar.
  2. Daha büyük varlıklar (boyut farklı olanlar) ve daha küçük varlıklar (biz diyebiliriz) ve farklı evren yapıları ve paralel tüm ortamları içeren yaratımlar tarafından işgal ediliyor anlamına gelecektir.
  3. Holografik durum içerisinde her şey aynı anda ve yerde meydana gelir. Böylece bir oda içerisinde olduğumuzu düşünürsek bize her şeyin iç içe olduğunu ama farklı katman veya seviyelerde olduğunu açıklamak daha kolay olacak.

 

Bu yüzden, her ortamın farklı enerji ve frekans seviyesi olacak. Her şey kendi özgür alanına yaşayacak ama her şey bir olacak.

 

İç içe olduğumuz ve nesnelerin frekans olarak nerede olduğuna bakılmaksızın kendi içinde ve dışında kıvrıldığı durumunu açıklayabiliriz.



Yukarıya göre frekanslar, çoklu evrenin yapı taşları olacak. Böylece atomun altı seviyeleri olan Anu adlı maddenin temel parçacığını yaratması için frekans düşüklüğü durumlarında düşük enerjiler birbirine yapışarak yaratıma izin verebilirler.



Bunun üzerine bu odanın içerisinde Anu,Atom ve fiziksel formumuzu ve evrenimizin en alt yapı taşı olan "sert maddeyi" oluşturabilecektir. 

 

Bu yüzden fiziksel evren sanal bir gerçeklik değildir. Onu deneyimleyen her varlık için gerçek anlamını taşır.

Hepsi enerjiye dayalı olan evrimin bir parçası olur. Bu oda sayesinde farklı frekanslar tarafından farklı biçimlere stabilize edilmiş çok sayıda gerçeklik yaratıyoruz.

 

Katı durum daha düşük enerji ve frekansların fonksiyonu olarak ortaya çıkar.

Ancak fiziksellik bir etkileşim fonksiyonudur. Bu yüzden etkileşime girdiğimiz her varlık ile aslında aynı ortamda ya da aynı frekansta ya da aynı enerjide olduğumuzu kabulleniriz.


Bizler çevreyi tam olarak deneyimlemek için tasarlandık. Formumuz 12 frekans seviyesinin onunda vardır. Sadece bizim tarafımızdan canlandırılan bir "oda" ihtimali kuvvetlidir ama bu vücudumuz değil ruhumuzdur.