26 Mart 2025, 02:21
İnsanlar hayatlarını rutin yani standart dediğimiz bir bakış açısıyla yaşarlar. Genel olarak dost ve arkadaş edinme sebepleri, insanların farklı bir bakış açısı yaratmak ve farklı bir yerden bakmalarını sağlamaktır. Gerçeğin her zaman farkındayız fakat gerçeği her zaman aynı pencereden izler ve kendimize göre yorumlarız.
Şu an yapmak istediğim, kendinizi bırakmanız ve gerçeği yorumlamak yerine farklı bir pencereye geçmenizdir. Kendinizi karşınıza alın ve bunları okurken siz olmadığınızı düşünün.
İnsanlar ikiye ayrılırlar;
Hayatı yaşayanlar nedir?
İyi kötü, acı, tatlı, çılgınca hatta bazen her aklına eseni yapanlar. Toplum olarak, örf ve adetlerine bağlı bir dünyada yaşıyoruz. Kültürümüzü dünya tarihinden alıyoruz.
İnsanlarımız, atalarımızın yaptıklarını yapıyor ve onlara inanıyorlar ve bizler bu standartlara genel olarak uyuyoruz. İşte burada hayatı izleyenler devreye giriyor.
Hayatı izleyenler kimlerdir?
Onlar, acı tatlı, iyi kötü, çılgınca hatta bazen her aklına eseni yapanları dizginleyenlerdir. “Aaa kadına bak”, “Aaa adama bak” diyenler. Neler yapıyorsun ya ne gerek var bunlara diyenlerdir. İnsanları standarta sokma çabaları ve dizginleme eğilimleri vardır. Onlar hayatın tadını çıkarmak yerine, hayatın tadını çıkaranları izlerler ve ayıplarlar.
Ayıp nedir?
Ayıp, toplum uydurmasıdır. Örf ve adet nedir? İzleyenlerin, yaşayanları bir arada tutarak, düzenli bir şekilde kendi istedikleri gibi yaşamalarını sağlayan uydurmadır. Kadın kısmı öyle giyinmez. Erkek kısmı sakız çiğnemez. İnsan bunu yaparsa güzelleşir.
Bu tarz cümleler izleyenler tarafından uydurulur. İşte burada yaşayanlar kısıtlanır ve durdurulur.
İnsanın ölü olarak kabul edilmesi için ex olması gerekir fakat insanın yaşarken izleyenlere katılması da insanı ex edebilir. Bunun adı "RUTİN"dir.
Rutin insanı öldürür arkadaşlar. Rutine bindirdiğiniz hayatınız artık otomatik pilota bağlanmıştır. Uçağınız her gün sabah erkenden kalkar ve işe gider. İşten gelir, eve gelir. Buna meyilli insan 30 sene boyunca aynı şirkette çalışır, aynı yoldan gelir, gider.
Buna düzen deriz. Düzenimi kurdum artık! Buradan vazgeçemem dediğiniz anda, olay bitmiştir sizin için! Artık izleyen olmuşsunuzdur! 30 sene boyunca aynı yoldan gittiğiniz işe, bir gün farklı yoldan gitmeye meyil etmezsiniz, neden?
Bir örnek verelim, güzel bir kitaptan! O adam bir gün yolunu değiştirir ve çocukluk aşkı ile karşılaşır! İşte bu yaşayıcı kısmına, rutini bölmeye girecek! Metafiziğe girmeye, momentumu anlatmaya başka bir floodda devam edeceğim. Rutin, izleyenlerindir!
Hayatı yaşamak, rutini bozmakla alakalıdır! Tesadüf diye bir şey yoktur. Bu saniyenin ve bu anın bile planlandığını düşünün ve bunu öyle okuyun ve şuan söyleyeceklerime iyi kulak verin!
Artık hayattan zevk almıyor musunuz? Ayrılıklar ve acılar yaşayıp, darbeler mi yediniz?
Çok acı ve yoğun deneyimlerden çıkmış dostlar ve arkadaşlarım; her türlü deneyim ve olay, bizi aslında hayattan soğutmak için, bizi hayata daha çok bağlamak için başımıza gelir.
Gerçekten omuzlarınızın kaldıramadığı yüklerin altında ezilmiş olabilirsiniz.
HEPSİ SİZİ DAHA GÜÇLENDİRECEK VE BİR ADIM İLERİYE GÖTÜRECEK.
İnsan hayata en iyi adapte olan varlıktır ve izleyicilerde mesela fizik tabiriyle "etki" kuvvetine sahip değillerdir.
Dolayısıyla sizi eleştiremeleri normaldir. Sizi kıskanırlar. Onlara aldırış etmeyin. Bırakın acılarınız itici gücünüz olsun. İçinizdeki bu güç sizin ruhunuzun ateşi olacaktır. Büyük ruhlar, hayatta büyük olaylar aşamış ruhlar, YÜKSEK ATEŞTE PİŞERLER!
HAYATTA İLERİYE ATTIĞINIZ HER ADIMDA İÇİNİZDEKİ MÜCADELE GÜCÜNÜZÜ HİSSEDECEKSİNİZ!
Sizden tek bir ricam var: RUTİNİNİZİ KIRIN!
Her gün gittiğiniz yoldan gitmeyin, her gün yaptığınızı yapmayın ve her gün söylediklerinizi söyleyin.
HAYATI İZLEYENLERDEN DEĞİL! YAŞAYANLARDAN OLUN. Sizin güçlü olduğunuzu biliyorum ve başarabileceğinizi biliyorum. Hadi AYAĞA KALKIN!
HAYATI İZLEYENLERDEN DEĞİL! YAŞAYANLARDAN OLUN.
Sizin güçlü olduğunuzu biliyorum ve başarabileceğinizi biliyorum.
Hadi AYAĞA KALKIN!
