Her şeyi anlamaya çalışmak, gerçeği bulmaya çalışmak için çok uğraştık. Neden buradayız? Burada ne yapıyoruz? diye merak eden birçok insan var. Belli bir tarihte yükseleceğimizi, uyanacağımızı ya da artık uyanmamız gerektiğini söyleyen kişilerle çevrildik.
Hepimiz zorlanıyoruz. Söylenenler, anlatılanlar artık zorlama haline gelmeye başladı. İnsanların geçtiği yollar, anlatanlar yüzünden sıkıcı olmaya ve hepsini ana araç olma tavrına itmeye başladı. Herkes spiritüel bir hikayenin içerisindeki destansı karakter olmaya çalışıyor.
Bir gün yükseleceğiz ama bazıları gelemeyecek deniliyor.
"Bir kurtarıcımız olacak." fikri doğru mu? Bir yönü doğru olsa bile, bir kurtarıcıya ihtiyaç duyulması fikrinin aşılanması doğru mu? Bizi kurtarabilecek bir şey veya birinin olduğu paradigması ne kadar gerçekçi?
Kurtarıcı fikrinin sınırları içerisinde hapsolmaktansa, buraya kendimizi kurtarmaya geldiğimizi temel alıp, bu düşünce formu ile hareket edersek daha doğru olur. Seni, senden başkası kurtaramaz. Önce kendini kurtar. Bizler kendi kurtarıcılarımızız. Bu en ilkel gerçektir.
Kurtarıcı fikri ile bizi almaya gelmiş uzay gemilerinin iniş yapması fikri arasında çok bir fark yok. En hakiki gerçek "biziz". Kendinin farkına varan insan, büyük bir gerçeği anlamış ve kendini kurtarmaya başlamıştır. Bu yüksek frekansın işaretidir.
Kendimizi insanların baktıkları gözleriyle, konuştukları sözleriyle değerlendirmeyi bırakmalıyız. Her şey gerçektir. Kötü sonuçlandığınız düşündüğünüz, yanlış olduğunu düşündüğünüz sadece bakış açısıyla alakalı olaylardan ibarettir.
Yanlış yorumlanan bilgi, doğru anlamadığının belirtilmesi yerine gizlenirse "bilgi şeytanlaşır".
Fiziksel dünya yavaştır. Bu yüzden yükseliş yavaş olur. Uzun ince bir yoldasın ve gidiyorsun gündüz, gece ama bu yol her ilerlediğin zaman öğretiyor, frekansını yükseltiyor.
Senin için standartlaşan her şey aslında yolun düzlüğü ama sonuç "tezahür".
Bu düz yolu manevi bilgi olarak düşünürsek, bakış açımızda ona nasıl baktığımızı düşünmeliyiz. Her şeyin gerçek anlamını görmenize izin verin.
Düşüncelerinizden kurtulun, ön yargılarınızı kırın, gerçeklerinizi sorgulayın ve geri çekilin. Bilgiyi her yönünden yorumlarsanız, doğru size hizmet eder.
Arzular, ihtiyaçlar, hırs kafamızı karıştırabilir ve sonra manevi bir bilgi gibi bize sunabilir.
Bu da içinden çıkılamayacak değerler oluşturabilir. Değerler kolay değişmediği gibi, insanlarda değerlere sabitlenir. Her birey farklı olduğunu düşündüğü aynı arzulara sahip.
Hepimiz özgür iradeye sahibiz ancak etkileşime girdiğimiz şeye yönelmeyi seviyoruz. Eğitimlerimde sunduğum affetme durumu bizi farklı bakış açısına iten önemli bir yoldur. Küçük resim suçlu hissetmek, büyük resim kendine şefkat göstermektir.
Doğru ve yanlış görecelidir. Bu yüzden hep bir ikilem vardır. Tartışmalar bu yüzden yaşanır. Biraz geri çekilin ve bu ikilem içerisinden çıkın. Resim o zaman daha berraklaşacak. Gerçek size hizmet edecektir.
Ortak olanlar bulmaya çalışmak yerine, kendindeki gerçeği ortaya çıkaracak "sana özgü" alanlar bulabilirsin. Kendi gerçeğinin yaşanmasını isteyen ve tüm insanları ortak payda da toplamak isteyen kişilerin tamamı yol göstermek yerine, yoluna davet ediyor. Temel bilgin "ruhunda".
Kişisel bir tarafsızlık alanında çalışmak, sana özgü bir alan oluşturmaktır. Hayal kırıklıkların, manevi bilgilerinle barışırsa kendi özgü alanındaki gerçeği fark edersin.
Sahte benliğin her zaman etrafa yönelebilir ama sen kendine yönelirsen başkalarının arzularından vazgeçeceksin. Kendi tanımak için en önemli bilgi "ruhunda" saklı. Sevgiler.