WhatsApp
rajibraj 18 Mart 2025, 16:03

Büyü ve Büyücülük

  • 18Görüntüleme

Beyaz Büyü ve Kara Büyü

Evrende yedi hakikat, yedi ulu efendi ve yedi büyük sır bulunmaktadır. Bu yedi büyük sır, insan ruhunun derinliklerine açılan kapılar gibidir ve yalnızca gerçek bilgelik yolunda ilerleyenler tarafından kavranabilir.

Ancak bu sırlar arasında en gizemli ve en az anlaşılanlardan biri uçurumun sırrıdır.

Uçurum, yalnızca fiziksel dünyada bir boşluk veya derinlik değildir. O, varoluşun en uç noktalarında bulunan, ruhun aydınlık ile karanlık arasında yaptığı tercihi belirleyen, varoluşun özüne uzanan bir geçittir.

Uçurumun Bekçisi: Abbadon

Uçurumun meleği olan Abbadon, karanlık bilgeliğin ve unutulmuş sırların bekçisidir. O, Doğu Tibet, Sikkim ve Bhutan’da bulunan Drukpa ve Bon tarikatlarının üyelerinin giydiği siyah cüppeyi ve kırmızı başlığı taşır. Bu kıyafetler sadece birer kumaş parçası değildir; taşıdığı enerjiler, ruhani savaşın sembolleridir.

Aynı şekilde, Kaliforniya’daki Gül Haç ekolü (A.M.O.R.C.), Mathra sunağının kara büyü yapan inisiyelerine "Mazra" ismini vermiştir. Onlar da benzer giysileri kuşanmış, kadim sırları kendi amaçları doğrultusunda eğip bükerek kullanmışlardır.

Ancak bu yol, iki uçlu bir kılıç gibidir: Biri ışığa, diğeri karanlığa açılır.

Tıpkı kırmızı başlık giyen Anagarikalar gibi… Onlar da kendi içlerindeki gücü kullanarak farklı bir yolda yürümüşlerdir. Ancak bu yolun sonunda, kimi zaman hakikate ulaşanlar, kimi zaman da sonsuz bir kaosun içinde kaybolanlar vardır.

Tüm bu kara büyücüler, gizli yeraltı tapınaklarının, karanlık mağaraların ve yasaklanmış sırların koruyucularıdır.


Teurji ve Nekromansi: Ruhun İki Yolu

Teurji ve nekromansi, iki ayrı büyü okuludur. Biri ışığın bilgeliğini, diğeri ise gölgenin derinliklerini takip eder.

Teurjistin içsel rehberi, Öz Benlik ya da İçsel İlahi Varlık olarak bilinir. Onun rehberliği altında ilerleyen kişi, ruhunu arındırır ve gerçek bilgeliğe ulaşır.

Nekromansistin içsel rehberi ise, Eşik Bekçisidir—ona "bilincin muhafızı", "gizli odanın koruyucusu" veya "kutsal alanın bekçisi" denir. Ancak gerçekte bu varlık, insanın içindeki karanlık arzuların ve hayvani içgüdülerin yansımasıdır.

  • Öz Benlik, insanın gerçek ilahi ruhudur, Tanrı’nın içimizdeki parçasıdır.
  • Eşik Bekçisi ise, hayvani “ben”imizin en derin kökleridir.

Musa'nın öğretilerine göre Öz Benlik, Horeb Dağı'ndaki ilahi ateştir. O, dünyanın başlangıcında suların üzerinde hareket eden Ruach Elohim’dir.

Bu ilahi varlık, insanın içindeki Güneş Kralı, İlahi Monad, İçsel Rehberdir.

Ancak Eşik Bekçisi ise insanın içindeki şeytandır, onun en alt benliği, içgüdülerinin ve kontrolsüz arzularının kaynağıdır.

 


İki Yolun Ayrımı

Teurjist, Öz Benliğini takip eder ve onun gücüyle evrenin sırlarını kavrar.

Nekromansist ise Eşik Bekçisine hizmet eder ve onun gölgeleriyle anlaşmalar yapar.

Bu iki yol arasında büyük bir fark vardır:

  • Öz Benliğin güçleri ilahidir.
  • Eşik Bekçisinin güçleri ise şeytanidir.

Teurjist, ilahi gücünü kullanarak büyük büyü çalışmalarını gerçekleştirir. O, enerjisini arındırır, doğanın sırlarını çözer ve ruhunu yukarıya taşır.

Nekromansist ise karanlık güçlerin hizmetinde çalışarak, onların ona sunduğu bilgiyi kendi amaçları için kullanır. Ancak bu bilginin bir bedeli vardır: ruhun karanlığa tutsak edilmesi.


Astral Işık: İki Gücün Savaş Alanı

Astral Işık, tüm büyücüler için bir savaş alanıdır. O, evrenin yaşam gücünü içinde barındıran büyük evrensel ajandır.

Tüm varlıklar—melekler ve iblisler, ışık savaşçıları ve karanlık rahipler—bu ışığın içinde var olur.

Astral Işık, aynı zamanda tüm imparatorlukların sırrı ve gücün anahtarıdır.

Ancak bu gücü kullanabilmek için, önce Simyacı olmak gerekir.

Simya, sadece maddelerin değil, ruhun da dönüşümüdür. Ve bu dönüşüm, ancak kadim sırları anlayan ve uygulayan biriyle, yani bir eşle birlikte mümkündür.


Kadim Simya: Ruhun Altını

Gerçek simyacılar, evrenin sırlarını çözmek için V.I.T.R.I.O.L. anahtarını kullanırlar.

Bu kelime şu anlama gelir:

"Visitam Interiorem Terre Rectificatum Invenias Ocultum Lapidum."

Yani: "Dünyanın içini ziyaret et, kendini arındır ve saklı taşı bul."

Bu saklı taş, felsefi taş olarak bilinir ve ruhun en yüce haline dönüşmesini sağlayan güçtür.

Bu süreç, insanın kendi içindeki yaratıcı enerjiyi yönlendirmesiyle mümkündür. Kadın, tapınağın bekçisidir ve kutsal ateşi tutuşturandır.

Ölümsüzlük iksiri, içilebilir altındır. Bu içilebilir altın, insanın yaratıcı özüdür.

Gerçek simyacı, enerjisini bilinçli bir şekilde yönlendirerek felsefi taşı geliştirir ve Öz Benliğiyle birleşir.


Son Savaş: Eleusis ve Sodom Aynaları

İki büyü yolunun nihai yüzleşmesi, Eleusis ve Sodom aynalarıyla yapılır.

Eleusis’in aynası, teurgi ve ilahi bilgeliği yansıtır.

Sodom’un aynası ise, kara büyü ve nekromansinin yansımasıdır.

Eleusis’in inisiyesi, vecd hali olan Manteia sırasında kutsal heceyi seslendirir ve ilahi ışığı görür.

Sodom’un kara büyücüsü ise, Eşik Bekçisini aynada çağırır ve ona teslim olur. Bir kez bu ritüeli tamamladığında, karanlığın kölesi olur.

Sodom okulunun ilk derecedeki ritüeli, insanlığa karşı işlenmiş en büyük suçtur.

Bu ritüel, eski çağlardan günümüze kadar kara büyünün en korkunç formu olarak aktarılmıştır. Beelzebub, bu ritüelle şeytani yoluna adım atmıştır.

Tibetli reformcu Tsong Khapa, 1387 yılında tüm nekromansi kitaplarını yakarak bu büyü ritüelini yasaklamıştır. Ancak bu bilgiler, Sikkim, Bhutan ve Nepal’de kara büyü tarikatları tarafından saklı tutulmuş ve hala uygulanmaktadır.


Sonuç: Simya, Teurji ve İlahi Bilgelik

Önce Simyacı, sonra Büyücü, en sonunda ise Teurjist olunur.

Ve bu yolculuk, kendi içindeki yaratıcı gücü yönlendirebilen kişiler tarafından tamamlanır.

Beyaz Büyü, özgürlüğe; Kara Büyü, tutsaklığa götürür.

Seçim ise insanın kendisine aittir.