21.12.12
Bu tarihi hatırlıyor musunuz? Ne olmuştu? Aklımızdaki her kıyamet senaryosu burada başlamıştı.
Mayalara göre dünyanın sonu olarak yorumlanan bu durum (ben kıyamet senaryolarına inanmayı tercih etmiyorum çünkü bu düşük frekansın bana katkısı yok) yanlış anlaşıldı. Yeni bir çağın kapıları burada açılmıştı.
Neden hala buradayız? Bunu merak ediyoruz. Neden buraya geldik?
Özümüzde birçok yüksek rütbeli ruhani varlık burada bedenlenen vücuduna katkısız ve eksik gözüyle bakıyor.
21.12.12 bu örnek gözümüzün önünde. Belirli yollardan geçiyoruz, kendimizi tanımak için bilgiler alıyoruz ve bu bilgileri bir aracın içerisine koyuyoruz.
Gerçek olmayan fakat bu bilgilere ruhani yollar erişip, içerisindeki hikayeyi yorumlayan ve kendi arzularına dayanarak bunları yaşayan bireyleriz.
Buna yaklaşık ama farklı bir örnek bir kurtarıcı beklemektir.
Bir kurtarıcıya, cesur bir kişiye ihtiyaç duymamız kendimizi kurtaramayacağımızı düşünmekten. Bir kahraman beklediğimiz paradigmalara kısılıyoruz. Peki bu doğru mu? Hayır. Biz kendi kurtarıcılarımızız. Kendimizden başka kurtarabileceğimiz bir şey yok.
Buna bir örnek olarak, her koyun kendi bacağından asılır gözümüzün önündedir.
Bir kurtarıcı bekleyeceksek,herkesin bunu beklediği görülüyor.Bu durum bizi alıp götürecek uzay gemilerinin iniş yapacağını beklemekten öte nedir? Bu aynı zamanda iyi bir örnek olabilir mi? Belki de…
Kendinin farkına varmak bir uyanıştır. Daha büyük bir gerçekliği fark etmektir. Bunu anlarsak zaten bir uzay gemisinin içerisinde olabileceğimizi anlayabiliriz. Başka bir şey görmemek, kendi frekansımızı kısıtlamak, üçüncü gözümüzle algılayamadığımız her şeyi meditasyon yaparak ve bu sayede yükselerek çözebiliriz.
Her şeyin içerisinde gerçeği bulabiliriz. Birinin doğrusunun sana göre yanlış olması onu nasıl yanlış yapar? Bu durumda yanlış, senin veya onun gözünden yorumlama kısmında olur.
Empati yeteneği gelişmemiş ve kişilere kısıtlı bakan insanların yapacağı yanlışlar bunlarla sınırlı değildir. Bilgiyi şeytanlaştırma işi burada başlayacaktır. Bir insan doğru anladığını belirtemiyor ve kendi doğrusunu başkasına yedirmeye başlıyorsa, bilgi şeytanlaşır.
Biz fizikselliğin içerisinde öğrenerek, deneyerek ve acıyarak yükseliyoruz. Yol düzdür fakat bazen yokuşa denk geldiğimiz zaman yolun uzadığını düşünmek yanlıştır. Yol yokuşken bazen düzden daha yakın olabilir. Sana neyin koşmayı, neyin tembellik etmeyi öğreteceğini bilemezsin.
Yürüdükçe gelişiriz. Yürüdükçe büyür, öğreniriz. Değişiklikler böylece normalleşir ve algılar böylece kabullenir.
Spiritüel bilgiler bu nedenle onu nasıl yorumladığımıza ve baktığımıza göre değişir. Bize her ne sunuluyorsa gerçek anlamını görmek için kendimize izin vermeliyiz.
Kendi sınırlarını kaldırıp geri çekilerek bakmalı ve yanlışı doğruyu uzaktan yorumlamalıyız. Şartlar bazen bizi kısıtlar. Şartlar bazen bizi yanlışı seçtirmek için vardır. Şartlar bazen bizi soğutur. Tüm bunlara sebep insanın kendine çok yakın olması ve kapalı tutumudur.
Arzular, gereksinimler kafa karışıklığına yol açabilir. Onların üzerini örter ve görmezden gelerek doğrulara körü körüne inanırsak, kendi paradigmamızı yaratırız. Eğer bir yükselişe başladıysak ya da bunu bir grup halinde yapıyorsak,bir üçgenleme içerisindeysek özgür iradeye ve seçime sahip olmasak bile yükselişe yöneliriz.
İlk önce "affetme" eyleminin gücünü kullanmalıyız. Bir başkasını değil "kendimizi". Kendini affedenler kendisiyle sorununu çözer. Bu durumda geriye çekilerek izleyebilirler.
Bu izleme bize kendi büyük resmimizi sunacaktır. Her birimiz büyük bir yapboz parçasının kanallık ederek belli kısımlarını alırız. Bunu birleştirmek bütüne aittir. Biz gerçeği istemezsek bulamayız.
Okunacak en iyi kitap insandır. İnsanları izleyin, onları görün, onları anlayın.Böylece bakış açınız değişecek ve farkındalığınız artacak. Bu size başka bir algı sunacaktır. Değişkenlikleri tartın, güzellikleri görün, farklılıkları hissedin. Okuyun ve anlatın.
Kişisel arzularınızla değil, taraf olduğunuz, öğrenmek istediğiniz, bilmek istediklerinizle değil, tarafsız alanda olacak olan her şeyi kabul ederek araştırın. Evren beklentisiz her bireye ihtiyacı olanı sunar.